*AYDINLIK YOLUNDA*
1930’da telefon varmış,
Çevre köyler seni hep örnek almış,
Irz, namus meselesi asla olmamış,
Dürüstlük yolunda koşan Örenik
***
Hâkim yetiştirdin, hem de hekim,
İdealin aydın olmaktı senin,
Liderlik yolunda hep başı çektin,
Aydınlık yolunda koşan Örenik
***
Aydınlık yolunda koşmaktı derdin,
Kadın erkek eşitlikti niyetin,
Kadınlar senin değerli ferdin,
Atatürk yolunda koşan Örenik.
***
Vatan sevgisiyle yanıp tutuşan,
Atatürk’ün yanında cepheye koşan,
Genç kızları askere erzak taşırken
Özgürlük yolunda koşan Örenik.
***
Arpa ekmeğinden yapmış aşını,
Düşman karşısında eğmez başını,
Sefer birlikte kaybetmiş ninem eşini,
Bağımsızlık yolunda koşan Örenik,
***
Köyün yetiştirmiş, öğretmen, doktor,
Çevre köylerde vallahi bir tane yoktur.
Göğsü ilerde, kafası diktir,
Ne aydınlar yetiştirdin Örenik.
***
Senin insanların zerek tanınmış,
Uygarlık yolunda meşale yakmış,
Yüzde doksan dokuzu diploma almış,
Aydınlık yolunda koşan Örenik.
***
Mercan sen köyünü ne kadar övdün,
Köyü özlediğinde dizini dövdün,
Gidemediğin zaman rüyanda gördün,
Hasretinle yandım güzel Örenik.
Mercan Eraslan Danacı
16.05.2001
|
*BEN KÖYÜMÜN AŞIĞIYIM ARKADAŞ*
Akşam oldu, dertli baykuş ötüyor
Ay doğmuş da göl ardından bakıyor
Bizim pınar dertli beste yapıyor
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
***
Bahar gelir kuzuları meleşir
Kurbağalar yazılarda dertleşir
Bülbüllerde gül dalında sevişir
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
***
Gelin kızlar beyaz yelek giyerler
Elinde orakla arpa dererler
Akşam olur makine da çekerler
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
***
Hıdırellez gelir oruç tutulur
Üç günün sonunda kına yakılır
Ziyarete gitmek için kömbe yapılır
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
***
İmece usulü bulgur çekilir
Sonuna hoşafla pilav yapılır
Türkü söyleyerek halay çekilir
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
***
Zeynel Amca dağa koyun yayıyor
Keyveniler kuşluk vakti davar sağıyor
Kızlar türkü söyleyerek tuluk yayıyor
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
***
Köyün ortak malı Karaseki’de
Ekine giderler beşik sırtında
Helvayı da yerler ekin sonunda
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
***
Kış gelince obalara gidilir
Maniler söylenir, masal dinlenir
Kavut katılarak ikram edilir
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
***
Yeter, Mercan yeter bu kadar sözler
Köy aklına düşüce yüreğin sızlar
Davşamakesi senin yolunu gözler
Ben köyümün aşığıyım arkadaş
Mercan Eraslan Danacı
|
*DOYAMADIM SANA GÜZEL ÖRENİK*
İki bin yılında gittim köyüme,
Yalancı cennetti sanki önümde,
Kana kana içtim suyu gözünden,
Doyamadan geldim sana Örenik
***
Kürt yurtları olmuş sanki bir orman,
Yürüdükçe gelir dizime derman,
Çocukluğu hatırladım inan ki her an,
Doyamadan geldim sana Örenik,
***
Doşamakeside türkü söyledim,
Geçmiş günlerimi hayal eyledim,
O günlerim geri gelseydi dedim,
Doyamadan geldim sana güzel Örenik,
***
Fındıkpelide pikniğe gittim,
Dileğim olsun diye eğildim öptüm,
Sarı çiçeklerden bir demet yaptım,
Doyamadan geldim sana Örenik
***
Sığırkuyruğundan bir çelenk yaptım,
Pembe güllerini göğsüme taktım,
Isırgan otunu bağrıma bastım,
Doyamadım geldim sana Örenik.
***
Mercan sen kendini niye üzersin,
Sevdiğin purotunu toplar gezersin,
Kısmet olur seneye de gidersin.
Sana doyamadım ki güzel Örenik.
Mercan Eraslan Danacı
|
*HASRET KALDIM KÖYÜME*
Madımak, yemlik, eşkınına
Evelik, tombul, kuşburnuna
Peynir, yoğurt, ayranına
Hasret kaldım köyüm senin
***
Koyun, kuzu, oğlağına
O yemyeşil otlağına
Türkü söyleyen pınarına
Hasret kaldım köyüm senin
***
Kara kartal, baykuşuna
Atı, eşeği, katırına
Bülbül, karınca katarına
Hasret kaldım köyüm senin
***
Konacağı gölardına
Kuzun yüzü oygardına
Davşamakesi, kürt yurduna
Hasret kaldım köyüm senin
***
Tandır ekmeği, tiridine
Kellepaça, keşkeğine
Karabacaklı löğlezine
Hasret kaldım köyüm senin
***
Ziyarete giden aşığına
Hıdırellez haşılına
Soğanlı ayran aşına
Hasret kaldım köyüm senin
***
Selvilerin salınışına
Yarpuzlu bulama aşına
Samanyolu ay ışığına
Hasret kaldım köyüm senin
Mercan Eraslan Danacı
|
* ÇENGELLİ DAĞI *
Yaz baharda duman olur başında
Bin bir çiçek, toprağında taşında
Kurda kuşa yuva açar döşünde
Nasıl da özledim Çengelli seni
***
Gemi Değeni ile Kuş Kayası’yla
Doruklarında kartal yuvasıyla
İçime çektiğim dağ havasıyla
Nasıl da özledim Çengelli seni
***
Yellice’nin, Yassı Taş’ın yokuşu
Kırk Göz’ünden pınarların akışı
Ormanın var, tabiatın nakışı
Nasıl da özledim Çengelli seni
***
Eskiden melerdi koyunla kuzu
Çıkardı yaylaya, gelini, kızı
Gurbetin kalmadı tadıyla tuzu
Nasıl da özledim Çengelli seni
***
Haç Kaya ile Göz Dede’nin adını
Unutmadım soğuk suyun tadını
Yakmak için, ocaklarda odunu
Nasıl da özledim Çengelli seni
***
Eşkınıyla, sarımsağı, kengeri
Çiğdem, nevruz, kekik kokar her yeri
Şeytan diyor, gurbet elden dön geri
Nasıl da özledim Çengelli seni
***
Birçok köyler eteğinde beslendi
KAYA size gurbet elden seslendi
Duygulandım, kirpiklerim ıslandı
Nasıl da özledim Çengelli seni
MUHARREM KAYA
17 Kasım 2006 / Ankara
|
KÖYÜM
Üçyüz öküz, altmış inek,
On altı at beşi binek,
Bataklık çok sivrisinek,
Vay ne hale düşmüş köyüm!
Yüz keçi var, seksen koyun,
Süt vermezler var bir oyun.
Sebep midir ki hoş tayın?
Duy ne hale düşmüş köyüm!
Elli hindi, baş horozu,
Yüz elli dönüm arazi,
Koyun almaz emmez kuzu,
Say ne hale düşmüş köyüm!
On beş tosun pufur pufur,
Narasından inler ahır,
Ne saygı var nede hatır,
Vay ne hale düşmüş köyüm!
Değirmen var suyu yoktur,
Okuyamaz cahil çoktur,
Halk perişan doktor yoktur,
Bey ne hale düşmüş köyüm!
Gölde yüzer kuğu kuşu,
Yeşil ördek çeker başı,
Yol yokuştur yoğun kışı,
Uy ne hale düşmüş köyüm!
Yaylanın çobanı deli,
Domuz sarmış çamlı beli,
Ayılar kesmiş dört yolu,
Hay ne hale düşmüş köyüm!
Kırk beş kızı, kırk oğlu var,
Gizli kulak olmuş radar,
Gitmez ki ölene kadar,
Toy ne hale düşmüş köyüm!
Canavar sürüye dalmış,
Yüreklere acı salmış,
Ormanlara otel dolmuş,
Kıy ne hale düşmüş köyüm!
Göç başlamış yaylalara,
Binerler safkan taylara,
Onlar viski biz çaylara,
Koy ne hale düşmüş köyüm!
Kokuşuyor atıkları,
HİMMET olmaz katkıları,
Ceylan postu koltukları,
Soy ne hale düşmüş köyüm!
Himmet Durmuş
(Merendi Köyü)
|
ÖZLEDİM
Eskiden kardeşlik, sevgi var idi,
Yollar bozuk, aşılmazdı kar idi,
Boz eşek üstünde türkü der idi,
O sevgiyi kardeşliği özledim.
Dağlar geçit vermez, çaylar coşardı,
Sevgi ölmez idi, dostluk yaşardı,
İnsanları yardımına koşardı,
O birliği güzelliği özledim.
Düğünler olurdu, sazlar çalardı,
Yaylasında koyun, kuzu melerdi,
Un yapılır değirmenler dönerdi,
Bazlamayı, tandırını özledim.
Bal kayası, göz babada koşardık,
Çiğdem toplar çocukluğu yaşardık,
Ara sıra yağlıcada yüzerdik,
Uzun düzü çengelliyi özledim.
Aşılmaz tepeler, sarp kaya taştı,
Sevgi barış dolu, kardeşlik hoştu,
Gülüp eğlenirdik mevsim çok kıştı,
Sayaları, oyunları özledim.
Himmet Durmuş
(Merendi Köyü)
|
UNUTUR MUSUN..?
Budadılar beşyüz yıllık çınarı
Yok ettiler tarih olan pınarı
Sekiz ay boyunca kalkmayan karı
Ben unutmam ama sen unutur musun
Ne günlerdi göz babadan geçerken
Çökelekle soğuk suyu içerken
Oraklarla ekinleri biçerken
Ben unutmam ama sen unutur musun
Yel kayadan ne koparır deridin
El sözüyle erim erim eridim
Sen kardelen ben eriyen kar idim
Ben unutmam ama sen unutur musun
Filizler büyürse serpilir dallar
Duygular bozulmuş ayrılır yollar
Senden ayrı düştü saran o kollar
Ben unutmam ama sen unutur musun
Bir kalem almaya paramız yoktu
Çarıkla giderdik çamurlar çoktu
Oyun çelik çomak yay ile oktu
Ben unutmam ama sen unutur musun
Çamaşırlar yıkanırdı kil ilen
Bayramlarda gülemezdik el ilen
Beslenmedik tereyağ bal ilen
Ben unutmam ama sen unutur musun
Tırpan alıp gidip köy köy dolandın
Taşları topladın engeller aştın
Tohum ektin toprak ile uğraştın
Ben unutmam ama sen unutur musun
Örenik’ten Merendi’ye gelirken
Yoksulluktu benim belimi büken
Sekiz on yaşında davarlar güden
Ben unutmam ama sen unutur musun
İki yatak yorgan sardık katıra
Diyemezler dokundular hatıra
Gurbet elde ağır oldu fatura
Ben unutmam ama sen unutur musun
Ne kadar anlatsam yetmez ki zaman
Sis çöker önüme kalmazdı duman
Manası yok o köylerde oturan
Ben unutmam ama sen unutur musun
HİMMET DURMUŞ
(Merendi Köyü)
Merendi Köyünden Halk Ozanı
Can Dost HİMMET DURMUŞ’un son şiiri:
BİLEMEZSİN
Keven söküp doğramadın
Boyunduruk bağlamadın
Kara saban kullanmadın
Tutak nedir bilesin sen.!
Çamurla saman kardın mı ?
Baltayla kütük yardın mı ?
Katıra odun sardın mı ?
Çile nedir bilesin sen !
Geçmedin ki coşkun sudan
Korkudan dilini yutan
Elliklerle ekin tutan
Dermedin ki bilesin sen !
Söğüt kavak soymadın ki
Sen hiç çarık giymedin ki
Omaç yeyip doymadın ki
Yoksulluğu bilesin sen !
Sen hiç yaylada kaldın mı ?
Koyundan kuzu aldın mı ?
Süt sağıp yoğurt çaldın mı ?
Keş nedir ki bilesin sen !
Tarlaya gübre dökmedin
Patates soğan ekmedin
Ayazda pancar sökmedin
Hayat nedir bilesin sen !
Kepir harman loğladın mı ?
Musura at bağladın mı ?
Dam akarken ağladın mı ?
Ahır nedir bilesin sen !
Hiç kerpiç evi gördün mü ?
Yılgından sepet ördün mü ?
Öküzle tarla sürdün mü ?
Tapan nedir bilesin sen !
Himmet’im elimde kalem
Yazarım gelmez mi selam
Aç kolların kurban olam !
Hasret nedir bilesin sen !
Himmet DURMUŞ / 02.10.2015
...